ÖZ SEVGİ


14.03.2022/PAZARTESİ/14:49

***”İnsanın kendine yabancılaşmasıdır en sonunda, öz sevgisizlik” diyerek bitirdi ünlü psikolog konuşmasını seminerde. Bu yıl verdiği seminerlerin üçüncüsüydü, daha bir çok il merkezi ve ilçelerde seminerleri devam edecekti. Ama bütün seminerlerini bu cümle ile bitiriyordu. Şuana kadar bununla ilgili olumsuz bir eleştiri de almamıştı nedense?!..

***Seminerden çıktığında, kendini çırılçıplak, kendine yabancı olmanın, kendini dışlamanın nahoş tadını damağında hissetti. Kollarını birbirine kavuşturmuş olarak otobüs durağına hızlı adımlarla gitti. Acelesi vardı sanki.. Ya da birinden kaçıyordu sanki.. Kimden kaçıyordu… Kendinden… Duydukları, slayt da gördükleri onu sarsmıştı, silkelemişti. Birisi omuzlarından tutmuş sarsmıştı onu. Kendine gelmenin şaşkınlığı, sevinci ve korkusu sarmıştı onu. Keyfi kaçmıştı bir yandan, kabuğu kırılmıştı çünkü. Ne güzel, bir şeylere adapte olmuş yaşıyordu işte. Başkalarıyla beraber kendini hırpalamak daha kolaydı. Kendini sevmek ne kadar zormuş diye düşündü otobüsü beklerken. Sahi, yani hiç mi sevmemişti kendini? Ne demek yani kendini sevmek? Öz sevgi ne demek? Kendime kızmayacakmışım? Yargılamayacakmışım? E.. hata ettiğimde yüzüm kızarmasın mı yani? Kendime kızmayayım mı? Bu vicdan ne işe yarıyor o zaman? Bize böyle öğrettiler.. Yüzü kızarmayan insan olur mu hiç? Ben pek anlamadım bu işten.. Haftaya ilçede varmış aynı seminer, istediğin kadar katılabiliyormuşsun. Bu psikologda, üşenmemişte bu kadar seminere okey demiş. Gitsem mi acaba? Pek anlamadım şimdi bir daha gidersem anlarım herhalde. İçinde bir yerlerde bir kıpırdanma hissetti bunları düşünürken. Derin nefes aldı ilk defa, bugün seminerde öğrendiği gibi aldı hem de. Gelen otobüse bindi, kartı okuttu, yer bulup oturdu ve kollarını yine kavuşturdu. Düşünceler birbiri ardına geldi, duygularını hissetti. Psikoloğun dediği gibi sadece gözlemlemeyi denedi ama beceremedi. Kayboldu o düşünce ve duyguların içinde. Kendisiyle kavga etti, başkalarıyla kavga etti, kendisini bir izbe de bir köşede dertop olmuş olarak gördü. Bütün deneyimlerini tek tek yaşadı yeniden. Bütün hakaretleri etti kendine, başkalarına da… Ve ineceği durağı da kaçırdı, iki durak sonra farkına vardı ve üçüncü durakta indi. Şimdi kendine kızmasında ne yapsın? Hak etmiyor mu? Sanki psikolog duymuştu sorusunu, kulağında sesi yankılandı ”kızmak yok” Eh peki bugün kızmayalım bakalım dedi cevaben. Yanından geçenler baktı. Bir şey demedi. Ama eve gidene kadar, ‘kendi kendine konuşan deli de olduk’ dedi. Yine bakanlar oldu. Maskenin üzerinden atkıyla da kapattı ağzını, başını da eğdi önüne, evine gidene kadar nefesine bile dikkat etti, duyulmasın diye..

***Kendine yaptığı işkence son buldu sonunda, anahtarla kapıyı açıp girdi içeri. Abdest almak için hemen banyoya seğirtti. Abdest aldı, namaza durdu, gözyaşları sel oldu. Allah’ın huzurunda, bu defa başkaları için değil, kendine yaptıkları için ağladı. Kendinden utandı, kayboldu kendi içinde. Başını kaldıramadı kendi önünden kendine bakamadı. Namazı bitirdikten sonra, Kuranı Kerimi aldı eline, kendine zulmedenlerle ilgili ayetleri okudu. İnsanın kendi kul hakkı!!!… Geçen gün rastlamıştı bu cümleye bir kitapta. O gün anlamamıştı anlamını ama içinin ürperdiğini hissetmişti, bugün seminerde olduğu gibi. Şimdi anlamaya başladı.

İnsanın kendi kul hakkı=Öz sevgi, özsaygı, öz değer… Psikoloğun anlatmak istediği buydu. Kafasını aşağı yukarı sallıyordu anladıkça.. iyi ki gitmişti bu seminere.. İlçedekine de gideceğim dedi. Bugün yaşadığı her şeyi not edip psikolog ile paylaşmaya da karar verdi.

***Mutfağa girdi yemek hazırlamak için.. Malzemeleri hazırlayıp doğrarken, içine kendi duygularını da düşüncelerini de attı her zaman ki gibi. Ama bu defa yeni malzemelerde vardı, daha önce hiç duymadığı.. Öz sevgi, özsaygı, öz değer… Bunları da yemeğe kattı. Belki ilk defa doyacaktı.

İlk defa sevecek, saygı duyacak, değer verecekti. Bunları sadece başkalarına vermeye çalışırken, iyi insan olduğumuzu sanmak ne kadar acıydı. Samimiyet yani ihlasın temel taşları, öz sevgi, özsaygı ve öz değerdi… ”İnsan Olma Bilinci” bunlarla örülüyordu.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir