HAYATIN AZİZLİĞİ

Yaşam Koçu/Yazar

03.11.2021/Çarşamba/15:50

Eylem, bulutlu nemli bir sabaha uyandığında, havayla aynı duygular içinde olmanın kısa bir süre şaşkınlığını hissetti. Kalkmadan önce çiçekli duvar kağıdı ile kaplı tavana baktı. Duygular anında uçtu gitti sanki. Sevinmeli miydi bilmiyordu. havaya baktı tekrar az önce gördüğü koyu bulutun tonu açılmıştı sanki biraz. Ama yine de kararsızdı hava, yağmur gibi yağmalı yoksa yerini masmavi atlasa mı bırakmalıydı diye. Tıpkı eylem gibi. eylem de kararsızdı. Hissetmeli miydi, hissetmemeli miydi? Hissetmeye karar verdi aniden ve kalktı ama hemen tekrar yattı çünkü bir haftadır nefes egzersizleri yapmaya başlamıştı ve kararlılıkla sürdürmeyi başarmıştı.Öğrendiklerini tekrarlayarak 3 derin nefes aldı. Sonra inanmasa da ezberlediği olumlamaları söyledi.

*** Sonra kalktı otomatik bir şekilde üstünü giyindi, el yüz temizliği yaptı sonra mutfağa girip kendine, fazla özenmeden kahvaltı hazırladı. kahvaltısını yaparken günlük programına baktı. Vazgeçmemek için efor sarf ediyordu. kahvaltısını tamamlamadan otomatikmen günlük planını gerçekleştirmeye başladı. hava parçalı bulutluydu, güneş Eylem’e göz kırpıyordu ama mesafeliydi.

***saatler sonra Eylem çalışmaktan yorulduğunu vücudunun gerildiğini hissetti istemeyerek de olsa mola verdi. Çünkü henüz çalışması bitmemişti. kendine bir kahve yaptı ketıl’a koyduğu suyun kaynamasını sabırsızlıkla bekleyerek. telefonunu eline aldı kahvesini yudumlarken, sofrayı da toplamamıştı ve başında biraz ağrı hissetti yorulmuştu çünkü, ama önemsemedi. Yarım saat telefonla oyalandı. Başı daha çok ağrıdı. saate baktığında vakit bir hayli ilerlemiş akşam olmuştu ve gökyüzü Eylem’e adeta somurtuyor, bedeni isyan ediyordu. İki günlük yemeği dolaptan çıkarıp, ısıttı ve yedi daha sonra Tv’yi açtı yanına abur cubur ve çay hazırladı ve gece yarısına kadar, şiddetlenen baş ağrısıyla tv seyredip atıştırmaya devam etti. Arada sırada telefon konuşmaları da yapıyordu. ” Dostları” onunla planları için dalga geçiyor, ya akıl veriyor, ya da neden imkânsız olduğunu, neden olmayacağını anlatıp duruyorlardı.

***Günler böyle geçti..Bir gün yine uyandığında gökyüzü masmavi ve güneş pırıl pırıl parlıyordu. Ama Eylem’in göğü öyle değildi. Eylem şiddetli bir başağrısı, müthiş bir yorgunluk ve gerginlikle uyandı. Kalkmak istedi bir türlü kalkamadı. Saatlerce yatmak zorunda kaldı. Kahvaltı bile hazırlayamadı kendisine, telefonu oturma odasındaydı gidip alamadı, kimseyi arayamadı, çalışamalarına baktı göz ucuyla, çıldırdı. Eylemin göğü, simsiyah bulutlarla kaplıydı ve şimşekler çakıyordu. Eylem kendini bıraktı sonunda, İçinde yağmurlar yağdı. Tüm dengeleri bozulmuştu, bedeni ve beyni her zaman isyan etmişti ama o ciddiye almamıştı. Planlarına odaklanmıştı ama planlarını uygularken kendini ihmal ederek büyük bir hata yapmıştı ve şimdi planlarını çok uzun bir süre uygulayamayacak hale gelmişti. Yağmurları dindi Eylem’in ve ağır adımlarla oturma odasına gidip telefonunu alarak arkadaşlarını aradı. Ama o ‘dostlar’ eylem’in yardımına koşmadı. Ailesi de oldukça uzaktaydı zaten arayacak olsaydı da yardım almak yerine onlardan azar İşitecek, her zaman ki dinlediği şeyleri dinleyecekti. Eylem koltuğuna yığıldı ve kendini o kadar yorgun o kadar yalnız hissetti ki, yine yağmurları yağmaya başladı. Bu sefer sağanak şeklinde, inceden, toprağının en derinlerine işler gibi yağıyordu. Yağmur oldukça uzun sürdü. Sonra Eylem başını kaldırdı, anlamıştı ve yağmuru durdu. pencereden dışarıdaki hayata baktı. sabahtan beri gökyüzü masmaviydi, güneş pırıl pırıldı. Bu defa doğa onun için ağlamamıştı. eylem yine anlayarak başını salladı. Hayat azizdi. Uyarılarını, işaretlerini anlamak istemeyen, sunduğu fırsatları değerlendirmek istemeyenler için yas tutmazdı.

***eylem, yavaşça kalktı. Arabasına atlayarak hastanenin yolunu tuttu. kapısının önünden bile geçmek istemediği, gitmesi gerektiği halde randevu alıp gitmediği ya da bir şekilde aldığı randevuları son dakika da iptal ettirdiği hastaneye ‘yavaşça’ gitti. eylem ‘yavaşlamıştı’. yavaşlaması gerektiğini anlamıştı. bildiği bazı gerçekleri doktorlardan da duymaya artık razıydı. bilmediklerini duymaya kendini hazırladı. ama öğrenmişti. yavaşlamayı ve ilk önce ve en çok kendini ciddiye almayı.


“HAYATIN AZİZLİĞİ” için 12 yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir