(08.03.2021/PAZARTESİ)
Gecenin ıssız karanlığında balçık topraktan bir çiçek çıktı aniden ve hemen nefes almaya başladı. Canlılar bu nefesi duydular ve çok sevindiler çünkü bir evren doğmuştu. Titrek, narin, sevimli ve o balçıktan çıkmaya ezelden karar vermiş gibi cesur başı dik… Sonra yağmur onu yıkadı, güneş onu kuruladı ve ısıttı ve sonra gökkuşağı çıktı kendini sundu. Bizim çiçek bütün renkleri seçti, bütün ayları, bütün burçları seçti. Kış oldu; bembeyaz oldu, tohumlarını sakladı. Bahar oldu; tohumlarını ekti, nefesiyle evrene can verdi. Yaz oldu; olgunlaştı, meyve verdi. Güz oldu; vedalaştı sararan yapraklarıyla, yaşlanan evreniyle… Sonra yine kış.. Sonra yine bahar… Yine yaz… Yine güz.. Bütün burçları taşıdı yüreğinde ve aklında.. Sevgi, aşk oldu, cesaret oldu, ciddi oldu, icatlar yaptı, çok çalıştı, çok uyudu, bazen gizem bazen ayan oldu. Bazen çok konuştu bazen çok sustu. taşıdığı her enerjiyle besledi evreni, can oldu nefesiyle..
***Bir mevsim geçti aradan. O yıl kış oldu ama karı yağmadı, bembeyaz olmadı. Bahar oldu yağmurları yağmadı, gözyaşlarıyla yıkadı evreni. gözyaşları kurudu yaz oldu ama meyve vermedi kurudu. güz oldu vedalaşamadı çünkü vedalaşacağı yaprağı olmadı. Çoktan yaşlanmıştı ama bırakamadı kendini.. yeniden var olmak için bırakamadı, bırakmadı kendini..kış oldu, hazin, cansız, birikimleri, anıları, birikmiş sevinçleri, hüzünleri, başarıları, yenilgileri olmadı. tatsız, tuzsuz, anlamsız, değersiz kış oldu. siyah karlar yağdı evrene.. her yer simsiyah… güneşte yok olmuştu, ay çok üzülmüştü ve üzüntüden ölmüştü. simsiyah kardı her yer. kar tatmıyordu. saçaklardaki buzlar simsiyahtı. çünkü o çiçek kurumuştu. o çiçek kuruyunca güneşte yok olmuştu, ay da…
***bir mevsim geçti aradan yine.. bir gün simsiyah bulutların arkasından belli belirsiz küçücük bir ışık belirdi. o ışık, o çiçeğin son nefesiydi. o nefes gökyüzüne baktı ve güneş hemen cevap verip simsiyah bulutların arkasından küçücük belirdi. aradan biraz zaman geçti, biraz daha…sonra biraz daha…çiçek ısındı, ısıyı duyguya dönüştürdü. gözyaşlarıyla evreni yıkadı, simsiyah, buz tutmuş karlar eridi. günlerce ağladı, simsiyah karları, buzları eritti, toprak canlandı, o ağladıkça ve ağladıkça temizlendi. o çiçek de parladı. çiçek ağladıkça evreni yıkıyor güneşinde pırıl pırıl pırıltısını artırıyordu. sonra güneş yine bulutların arkasına saklandı bu sefer beyaz kar bulutların arkasına.. ve bembeyaz karlar yağdı evrene.. o gece ay da doğdu. çiçeği sarmaladı sevgisiyle, kendisini değerli hissetti yine. bir de doğduğu gün değerli hissetmişti. ay’a sarılarak uyudu o gece çiçek. ara sıra duygulanıp ağladı ay’ın kendisini okşamalarından. gözünden akan her yaş toprağını besledi. beslenen her toprak tohumlarına yurt oldu. sonra bahar geldi. çiçek tohumlarını ekti. toprak coştu. tohumlar evrene yayıldı. çiçek evrene yayıldı. rengarenk, çok güzel açtı evrenin her köşesinde. güneş aşık oldu çiçeğe. ay gurur duydu yoldaşından.
***o gün güneş, evrendeki eril enerjilere buyruk saldı. bundan sonra eriller dişillerine aşık olacak. dişillerine de buyruk saldı ay’ın emrinden çıkmayacak. eğer yine çıkarlarsa güneş görevini yapamayacak. sonra güneş o çiçeğe dönüp, ”sen benim yaşam kaynağımsın, yaşam nedenimsin, ben koskoca bir güneş olarak senin bir damla nefesinle hayata döndüm. sen allah’ın yeryüzündeki yaşam kaynağısın. senin adın yaşam çiçeği olsun” Çiçek bunu memnuniyetle kabul etti ve bir kraliçe edasıyla güneşi selamladı. sonra diz çöküp, yüce yaradan’a hamd ve şükretti.
***güneş daha sonra yüzünü yeryüzüne çevirdi ve dişillerin çok mutlu olduğunu gördü. mutlu oldu ve daha çok parladı. evren yeniden doğmuştu, yaşam çiçeği sayesinde. yaşam çiçeğinin tohumlarından milyonlarca yaşam çiçeği doğmuş ve hepsi renkleriyle ve enerjileriyle evreni sarmalamışlardı. hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden özel, hepsinin kendine has ama çok güzel kokusu, enerjisi vardı. bütün kadınlar, kokularıyla, enerjileriyle, güzel, mutlu, başarılı, sevgi dolu ve enerjilerini yaşama ve yansıtma konusunda bilinçliydi.